Yaşasın, babalar günü geliyor!

Nicedir bebelerin yaz kreasyonundaki eksikleri tamamlamam gerekiyordu. Uzun süreden sonra ilk kez geçen hafta sonu alışverişe çıkma şansım oldu. Bebeleri anama atıp soluğu bir alışveriş merkezinde aldım. Bir de baktım dükkânlarda hararetli bir çalışma. Efendim, meğersem yurt genelinde coşkuyla babalar gününü kutlamaya hazırlanıyormuşuz. Mağazalar –sözde- baba indirimler yapmış. Her ne kadar sevgili kocam anneler gününde hediye beklememi belirtmemin üzerine “Sen benim annem misin? Sana niye hediye alayım yeeaa?” diyerek beni mort etmiş olsa da ben bu kazığı ona atmamaya karar verdim. Çocuklar henüz çok küçük olduğu için onların adına kocacığıma güzel bir –hatta iki- babalar günü hediyesi almaya karar verdim.

Daha fazla

Çıktığın kapıya dıkılmak!

Yıllar önce Kayserili bir ahbabın düğünü vardı. Hani düğünlerde sinevizyon gösterileri olur ya, gelinle damadın bezli hallerinden başlayarak her anlarının fotoğraflarını gösterirler, sonra da fotoğraflarla aşk hikâyeleri başlar, yok ilk karşılaştıkları yer, yok ilk koklaştıkları yer… Ardından akrabalarına mikrofon uzatılır, duygu ve düşünceleri alınır. İşte kızın anneannesi böyle bir anda kendine uzatılan mikrofona “Teyzecim, torunun gelin oluyor, sen neler diyeceksin?” sorusuna “Yavrım ni diyim, Allah çıktığı kapıya dıkmasın,” diyerek tüm salonu kahkahaya boğmuştu. Kadına biz de çok gülmüştük ama doğru söylemiş vallahi. Allah kimseyi çıktığı kapıya dıkmasın. Hele ki kucağında iki bebeyle…

Daha fazla

Madam Secce 1. Bölüm: Çocukevi

Geçenlerde elime bir kitap geçti. Adı Montessori Yöntemiyle Çocuk Yetiştirme gibi bir şeydi. Size de göstereyim diye aradım ama nesli tükenmiş kitabın. Bir arkadaşım sahaflarda bulmuş zaten. Çok faydalandığını söyledi. Ben de atladım. Adı üzerinde, kitapta Montessori yöntemiyle çocuk nasıl yetiştirilir onu anlatıyor. Montessori Eğitimi bir çok yerde karşıma çıkmıştı. Ama oturup adamakıllı okuma şansım hiç olmamıştı. Gerçi yine adamakıllı okuduğumu söyleyemem. Bebeler ulaşmasın diye kitabı yükseğe koymuştum. Nasıl becerdilerse almış, arka kapağı çizik çizik etmişler. Kitabın başına başka bir iş gelmesin diye bir gün bebeler şekerleme yaparken fırsat bu fırsat deyip geçtim başına. Uyanacaklar diye korkuyla tepesinden gözünden hızlı hızlı okudum çıktım. Kitap çok süper değildi, anlatımı çok hantaldı, hatta bir ara kendimi doktora tezi okuyormuş gibi hissettim. O kadar zor bela ilerliyordu ki bir çok yerine sadece göz gezdirdim, kimi yerleri de atladım. Anlatış tarzını hiç beğenmedim ama anlattığı yönteme bayıldım. Bir çoğunuz eminim biliyorsunuzdur ama yine de kısaca değineyim. Montessori Yöntemini, Madam Montessori uzun süre bebeleri doğal ortamlarında inceleyip ederek geliştirmiş. Şimdi size eğitim yöntemini anlatmayacağım, bilmeyenler bir fikir edinmek için şuraya bakabilir. Ben bu yöntemden payımıza neler çıkardığımı anlatacağım.

Daha fazla

İKİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ

İki yıl önce bugün bu saatlerde, hastane odasında aç susuz yatarken bebeklerimin karnımda biraz daha durması için ağlayarak Allah’a yalvarıyordum. Ama istediğim olmadı akşam 5.45’te oğlan, 5.46’da da kız aramıza katıldı. Doğduklarında tam 32 hafta + 2 günlüklerdi. Ben hâlâ olayın şokundan çıkamamış pıt pıt atan karnımı hissettikçe “Bebekler hâlâ karnımda tekme atıp duruyor, acaba kuvözdekiler kim?” diye saçma sapan düşüncelere dalmıştım. Sonra kuvözdekilerle tanıştım. Bebek demek ne mümkün, bebeğe benzeyen minnacık, garip şeylerdi.  “Bunları ben nasıl büyüteceğim, dokunamam bile,” diye ağladığım hâlâ kulaklarımda. Bugün aradan iki koca yıl geçti. Büyür mü büyümez mi dediğim bıdıklar, Allah’a şükür sağlıkla sıhhatle kocaman oldular, laf dalaşı yapmaya bile başladılar.

Daha fazla

Börtü böceğin kardeşi olur da benim bebelerimin olmaz mı?

Sizi bilmem ama biz küçükken kardeşimizin olacağını bilmezdik. Söylemezlerdi bize. Bir arkadaşım sabah kalkmış, içeriden bir ingaaa sesi duymuş. Şaşırmış. Dışarıda bebek mi var diye camdan dışarı bakmış. Bebek görememiş. Sesi takip edince annesinin odasına gitmiş. Tatatataaaaammm nur topu gibi bir kardeşi varmış annesinin yanında. Benim hikâyenin de bundan pek farkı yok. Bir numaralı kız kardeşimde beş yaşındaydım. Net hatırlamıyorum. Ama iki numarada on yaşındaydım. Bir arkadaşım “Biliyor musun, senin annen hamile,” demişti. Ben de uzun süre hamile olanın benim annem değil de yengem olduğuna inandırmaya çalışmıştım. Annem onun için örgü örüyordu. Arkadaşım sonra “Akıllıııımm, annenin karnına baksana, kocaman,” dedi. Harbiden bir baktım ki kocaman. Anneme sorunca kilo aldım demişti. Sonra birden yağlarını aldırmaya karar verip eve bebekle döndü!

Daha fazla

Teknik Aksaklık

Anacım, şu yazıyı yazabilmek için 9 kez intihar girişiminde bulunup 17 kez de cep telefonumu duvara çakmanın eşiğinden döndüm. Allah cezasını versin şu cep telefonlarının. En sonunda pes edip komşuya çıkıp onun bilgisayarını kullanmaya karar verdim. Burada da altı yaşında bir veledin elinden bilgisayarı almak için yolundum. Yani çektiklerimi görüyorsunuz.  Diyeceğim o ki bu aralar teknik bir aksaklık yüzünden bilgisayarım yok. Durum ne zaman düzelir bilmiyorum. En kısa zamanda halletmeye çalışıyorum. Sizin için feysime bir video koydum. http://www.facebook.com/birkizbiroglan buradan bakabilirsiniz. Hazır eliniz deyip de girmişken bi de sayfamı beğenmeyi unutmayın, anacım.

Selamlar, sevgiler

Bebelerin sabah ana babalarını uyandırma taktikleri ve bunlardan kurtuluş reçeteleri

Uyku… Hiç bir zaman hayır diyemeyeceğimiz ihtiyacımız… Ne kadar uyusa da uykuya doyamaz insan, yine uykusu gelir. Uyuyan güzelin bu kadar uzun süreli uykuyu neye borçlu olduğunu biliyor muydunuz? Elbette çocuk sahibi olmamaya. Çocuk doğurunca o da ayvayı yedi.

Daha fazla

Gerçek ikizler az geldi, bi de hayaliler evi bastı!

Küçük kız kardeşimin vakti zamanında hayali arkadaşları vardı. Biri kediydi. Kedi kucağında (!) gezerdi. Kedi şöyle yaptı, kedi böyle yaptı anlatır dururdu. Ben o sıralarda 12-13 yaşındayım. Bir gün ne tepki vereceğini merak edip sırf gıcıklık olsun diye kediyi kaldırıp camdan attım! Tabi kardeşimin feryatlarının ardından ışık hızıyla üç kat inip  onun balkondan beni yönlendirmesiyle kediyi bulup, kedi kucağımda eve dönmem gerekti. Kedinin sonunun ne olduğunu hatırlamıyorum. Ama bir de hayali kız kardeşi vardı ki onu hiç unutamam. Adı Sebahat’ti. Sürekli “Sebahat patik giydi,” der dururdu. Bir gün aniden Sebahat’ten söz etmeyi bıraktı. Ne oldu Sebahat’e dedik, “Pazarda sattılar onu,” dedi! Anlayacağınız kötü yola düştü Sebahat. Bir daha da ulaşamadık kendisine.

Daha fazla

Tuvalet eğitimi – 1. Sezon 1. Bölüm

İşte tüylerimi diken diken eden konu! Bebeleri Anadolu Lisesi sınavlarına hazırla de hazırlarım. Askeri okula hazırla de hazırlarım. Üniversiteye hazırla de hazırlarım. Ama benden tuvalet eğitimi talep etmeyin be kardeşim. Vallahi hiç bana göre değil! Böyle kakalı makalı şeylerle uğraşamam ben yaa. Altlarını temizlerken nefesimi tutuyor, tavana bakıyorum, bu işin içine bir de elimi sokamam yaa. “Oğlum çişin mi var? /Kızım kakan mı geldi?” diye peşlerine koşamam. Evde sağdan soldan kaka toplayamam, yataklardan çiş çıkaramam. Hem sokakta ne halt edeceğim? Birinin çişi gelirse cümcür cemaat nasıl eve gireceğim? Hem daha düzenli gece uykusuna bile geçemedik, bir de gece çişleriyle uğraşamam. Gördüğünüz gibi bu iş bana göre değil kardeşim, tabiatıma aykırı!

Daha fazla

El elin eşeğini… sendromu

Anacım, bu dünyada kendi işini kendin yapacaksın. Kimseden bir iş beklemeyeceksin. Kimseye güvenmeyeceksin. Hele karşındaki tuvalete gitmeyi bile unutan bir ikiz anası ise ondan bir iş vereceksen iki kere düşüneceksin, sonra da vazgeçeceksin!

Daha fazla

Previous Older Entries Next Newer Entries

Blog Stats

  • 148.437 hits