Allah var şimdi, ben biliyordum başıma gelecekleri de daha önceden yazmıştım. Ama yine Allah biliyor ya bu kadar olacağını da tahmin etmemiştim. İki yaş sendromu bizim evi derinden sarstı. Bu gidişle de daha uzun süre de sarsacağa benziyor.
Korkunç, dehşet, hatta dehşetengiz, ürkünç, “amanın nereden çıktı bu” dedirten 2 yaş sendromu!!!
13 Haz 2012 103 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (2-3 yaş) Etiketler:2 yaş sendromu, iki yaş sendromu, korkunç iki
Gerçek ikizler az geldi, bi de hayaliler evi bastı!
28 May 2012 20 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş) Etiketler:2 yaş sendromu, çocukların hayali arkadaşları, hayali arkadaşlar
Küçük kız kardeşimin vakti zamanında hayali arkadaşları vardı. Biri kediydi. Kedi kucağında (!) gezerdi. Kedi şöyle yaptı, kedi böyle yaptı anlatır dururdu. Ben o sıralarda 12-13 yaşındayım. Bir gün ne tepki vereceğini merak edip sırf gıcıklık olsun diye kediyi kaldırıp camdan attım! Tabi kardeşimin feryatlarının ardından ışık hızıyla üç kat inip onun balkondan beni yönlendirmesiyle kediyi bulup, kedi kucağımda eve dönmem gerekti. Kedinin sonunun ne olduğunu hatırlamıyorum. Ama bir de hayali kız kardeşi vardı ki onu hiç unutamam. Adı Sebahat’ti. Sürekli “Sebahat patik giydi,” der dururdu. Bir gün aniden Sebahat’ten söz etmeyi bıraktı. Ne oldu Sebahat’e dedik, “Pazarda sattılar onu,” dedi! Anlayacağınız kötü yola düştü Sebahat. Bir daha da ulaşamadık kendisine.
2 yaş sendromlularla TV izleme!
07 Mar 2012 14 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş) Etiketler:2 yaş sendromu, baby einstein
Bizim yavruların 2 yaş sendromu hayatımızın her köşesine yayılmaya devam ediyor. Yeni durağı video zevkimiz. Tv’yi evden postalayıp bilgisayardaki çizgi filmleri silmemden kısa bir süre sonra bacım sayesinde Baby Einstein serisiyle tanıştık. Adına bakıp da yanılmayın. Neredeyse tamamını izledik ama içinde henüz e=mc2’nin e’si bile geçmiyor. Bu nasıl bir Einsteinlıktır, anlamıyorum. İsim benzerliği herhalde. Yine de ailece sevdiğimiz bir seri. Günde 2 kez birer bölüm izletiyorum. Her bölüm 30-35 dk sürüyor. İçlerinde bol miktarda bebe geçiyor. Bizimkiler bayılıyor. Her bölümün bir ana teması var. Ona göre de bir kuklası. Bizim bebeler kuklalara göre bölümleri isimlendiriyor. “Anne, at aç”, “Anne, arı aç” gibi. İzlediğimiz ilk günden beri ben de çocuklarla oturuyorum, içinde geçenleri anlatıyorum: “Aaaa annecim bak, vız vız arı çiçeğe kondu.” “Aaaa annecim bak, maymunlar hop hop hopluyor.” Bir nevi dublaj yani. Bir süredir benim anlattıklarımı artık onlar anlatıyor. Onları dinlemek de ayrı zevk valla. Hani dedim ya 2 yaş sendromuna yaklaştıkça evde zıtlaşmalar başladı. İşte bu zıtlaşmalardan Baby Einstein da nasibini aldı.