Ben üniversitede okurken kısa süreli bir ev arkadaşım olmuştu. Çok ilginç bir kızdı. Kafasından ne geçerse söylerdi. Tabi bunu derken “boşboğaz” demek istemiyorum. Boşboğazlığın da ötesinde birşeydi. Resmen kız beyninden naklen yayın yapardı: “Şimdi ayağa kalkacaaaammm, içeri gideceeeemm, bir bardak süt alacaaam…” İnanmadınız mı? YEMİN EDİYORUM! Herşeyi anlatırdı yaa. Beynine giren çıkan tüm komutları bilirdik. Salak salak yüzüne bakınca da “Ne oluyor yaa?” derdi. Söyleyince de inanmazdı yaptığına. Tamamen istemsiz yani. İnanılmaz!
Beyinden naklen yayın
26 Haz 2012 43 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (2-3 yaş) Etiketler:çocuk konuşması, bebek konuşması, bebeklerle konuşmak, kendi kendine konuşmak
Bebe komikliği
22 May 2012 6 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş) Etiketler:çocuk konuşması, bebek konuşması
İnsanın çocuklarla vakit geçirmesi ne güzel bir şey. Hiç gülesi yoksa da güldürüyorlar insanı.
Mekki’den öte Mekki’den ziyade
16 May 2012 12 Yorum
in Kız çocuk - erkek çocuk Etiketler:çocuk dilinde üçüncü tekil şahıs, çocuk konuşması, bebek dili
İki yaş çocuklarının kendi aralarında konuşmasını izlemek kadar zevkli bir şey var mı, Allah aşkına? Bıdır bıdır bıdır, ne şekerler yaa. Özellikle kendilerinden başka biriymiş gibi söz etmelerine hastayım. Oğlan yere düşüyor, “Amet düştü paaattt,” diyerek kalkıp tekrar kendini yere atıyor. Ya da su istiyor, koşarak yanıma gelip “Amet’e su,” diyor. Kız tabi biraz daha profesyonel. Çok daha kapsamlı cümleler kurabiliyor. Bazen bu laf bundan mı çıktı diye bakıp kalıyorum. Ama o da kendinden başka biri gibi söz ediyor. Hatta işi epeyce de abartıyor.
Turist oğlan ile tercüman kız
10 May 2012 38 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş), Kız çocuk - erkek çocuk Etiketler:çocuk konuşması, bebek dili, bebek konuşması, erkekler geç konuşur
Benim bebeler ikiz ama birbirine hiç benzemiyorlar. Kızım ilk senesinde kapkaraydı. Sene sonuna doğru epey açıldı. Oğlan kızıl doğdu, sarıya döndü. Bir gün ikizleri parkta oynatırken bir kadın ikisiyle de benim ilgilendiğimi görünce “Bunlar akraba mı? İkisine de sen mi bakıyorsun?” dedi. Anca bu kadar benziyorlar yani. Oğlum sarışın olunca millet onu “Ayyy şuna bak yabancı çocuğu gibi” diyerek seviyor. Hatta birkaç kişi bana babalarının yabancı olup olmadığını sordu. “Yoo gayet yerli malı, yurdun malı,” dedim. “Bu niye sarışın?” dediler. Sanki memlekette hiç sarışın yok. Ayol tüm Karadeniz sarı saçlı, mavi gözlü be, Almanya’dan mı ithal ettik onları? Neyse, efendim diyeceğim o ki bizim oğlanı yabancı sanan çok. Açıkçası bu aralar ben de onun yabancı olduğunu düşünmeye başladım. Vallahi bir türlü doğru düzgün Türkçe konuşamıyor. Kaplumbağa’ya kamana diyor, ekmeğe hâlâ ekka diye diretiyor, uğurböceğinin adı örbönceği. Allah’tan tecrübeli tercüman bir anası var. Ben olmasam hayatta kimse anlamaz dediğini. Babası bile bazen gelip ne diyor bu diye bana soruyor. Ama arada sırada öyle laflar ediyor ki ben bile anlayamıyorum, yemin ederim. Tabi o zaman da devreye çekirdekten tercüman olarak yetişen kızım giriyor.
Hay beni rezil kepaze eden o dilini yiyim senin
22 Mar 2012 23 Yorum
in ikizlerle gündelik hayat (0-2 yaş) Etiketler:çocuk konuşması, bebek sözcükleri, bebekçe konuşma
Lisede bir öğretmenimiz vardı. Pek çekinilen bir kadındı. Öyle bağırıp çağırmazdı. Çünkü gerek duymazdı. Ters ters bir baktı mı hepimiz hizaya girerdik. Güldüğünü gördüğümü hatırlamıyorum. Kimileri çok karizmatik bulurdu. Açıkçası ben korkardım! Kendisi aynı zamanda sınıf öğretmenimizdi. Bir gün tüm sınıfı kahvaltıya davet etti. Ürke tırsa, biraz da merakla gittik evine. Bir buçuk yaşlarında bir kızı vardı. Masaya sığmayız diye yere sofra serdik. Kurulduk hepimiz. Çok ölçülü hareket ediyoruz. Öyle gülmek, laubali laubali konuşmak yok. Her ne kadar okuldaki gibi sert davranmasa da hocamız yine epey mesafeliydi. Konuşursa o konuşuyordu, biz de en fazla sırıtıyorduk. O sırada içeri kızı girdi ve hocamızın gözümüzdeki karizmasını caaaaaaaaaaart diye ortasından yırtıp koyacak o cümleyi kurdu: